Online Türk Edebiyatı

AmerikanDiliveEdebiyati

Amerikan Dili ve Edebiyatı Tarihi

Romantik Dönem Amerikan Edebiyatı
Amerikan edebiyatında ilk büyük sanatçılar bu dönemde yetişmeye başlamıştır. Moby Dick romanlarıyla Herman Melville (1819-1891), şiirleriyle Edgar A. Poe (1809-1849) ve Walt Whitman (1816-1892); şiir ve denemeleriyle R. W. Emerson (1803-1882) başlıca romantik sanatçılardandırlar.

Gerçekçi Dönem Amerikan Edebiyatı

Gerçekçilik, önce romantizmle iç içe görünür. Nathaniel Hawthorne (1804-1864) ve Moby Dick romanıyla tanınan Melville romantizmi ve gerçekçiliği eserlerinde dengeli biçimde kullanan yazarlardır. Gerçekçilik akımını daha sonra sürdüren öteki yazarlar Hanry James (1843-1916), Louise May Alcott (1832-1898)'tur.

20. Yüzyıl Amerikan Edebiyatı
20. yüzyılda Amerika'da özellikle roman ve hikâye türlerinde daha çok ürün verilmiştir.
Mark Twain (1835-1910), Tom Sawyer'in Maceraları (1876), Missisippi'de Hayat (1833) gibi eserlerinde daha çok mizahî bir uslûbu benimsemiştir. O'henry (1862-1910) ise küçük hikâye türünde büyük bir üne sahiptir. Olaylarda sürpriz unsuruna ve yalın bir anlatıma önem verir.
Jack London (1876-1916), Vahşetin Çağrısı (1903), Uçurum Halkı (1903) ve Martin
Eden (1909) gibi romanlarının konularını daha çok kendi yaşantılarından ya da çevresinden almıştır.
John Steinbeck (1902-1968), toplumcu gerçekçi bir Amerikan yazarıdır. Yoksul ve sömürülmüş kitlelerin, işçilerin sorunlarına, bireysel ve sosyal dünyalarına eğilmiştir. Daha çok California çevresine yer vermiştir. Başlıca romanları şunlardır: Kenar Mahalle (1935), Farelere ve İnsanlara Dair (1937), Gazap Üzümleri (1939), Sardalya Sokağı (1945).
Ernest Hemingway (1898-1961) de ezilen yığınların sorunları, adalet, baskıyla boyun
eğmeme gibi konuların yanında uluslararası savaşların kötülüğü, tabiatın güzelliği
ve yaşama sevinci temalarına ağırlık vermiştir. Başlıca romanları: Bahar Selleri (1926), Güneş Gene Doğar (1926), Silâhlara Veda (1929), Çanlar Kimin İçin Çalıyor (1940), İhtiyar Adam ve Deniz (1953).
Şiir türünde ise en önemli Amerikan şairlerinden biri olan Ezra Pound (1885-1972) tüm dünya milletlerinin kültürlerinden yararlanma yoluna gitmiş ve imgecilik (imajizm) akımının öncüleri arasında yer almıştır. Ayrıca I. Dünya Savaşı yıllarında faşizmi desteklemesiyle ünlüdür.1776’ya kadar Erken Amerİkan ve Kolonİ DönemiAmerikan edebiyatı Kızılderili kültürlerinin sözlü olarak aktarılmış söylenceleri, masalları, öyküleri ve lirik şiirleri (daima şarkılar) ile başlar. İlk Avrupalıların gelmesinden önce Kuzey Amerika’da var olan 500’den fazla farklı Kızılderili dili ve kabile kültürü arasında yazılı edebiyat yoktu. Bu nedenle, Amerikan Yerlilerinin sözlü edebiyatı oldukça çeşitlidir.Navajolar gibi yarı-göçebe avlanma kültürlerinin öyküleri Acomalar gibi “pueblo”larda (Kızılderili evi) yaşayan yerleşik tarımsal kabilelerin öykülerinden farklıdır; Ojibwalar gibi kuzeyde göller bölgesinde yaşayanların öyküleri ise Hopiler gibi çöl kabilelerinin öykülerine göre köklü farklılıklar gösterir.Kabileler tanrılara, hayvanlara, bitkilere veya kutsal kişilere tapınarak kendi dinlerini korudular. Yönetim sistemleri demokrasiler, yaşlılar kurulu ile teokrasiler arasında değişiyordu. Kabilelere ait bu çeşitlilik sözlü edebiyatta da kendini gösterdi. Yine de, bir kaç genelleme yapılabilir. Örneğin, Kızılderili hikayelerinde hem ruhsal hem de fiziksel anne sayılan tabiata gösterilen büyük saygı ve ihtimam çok zengin bir biçimde yer alır. Tabiat canlıdır ve ruhsal güçleri vardır; ana karakterler hayvan veya bitki olabilir ve bunlar genellikle bir kabile, bir grup veya bir kişiyle ilişkilendirilmiştir. Daha geç dönemlerdeki Amerikan edebiyatında Kızılderililerin kutsallık anlayışına en çok Ralph Waldo Emerson’un yazdığı ve hayatın tamamını kapsayan doğaüstü Over-Soul (Evrensel Ruh) yaklaşmıştır. Meksika kabileleri Tolteklerin ve Azteklerin tanrısı olan ilahi Quetzalcoatl’a tapınmışlar, başka yerlerde de ulu bir tanrı veya kültüre ait birkaç hikaye anlatılmıştır. Ancak, tek bir yüksek ilahi varlıkla ilgili uzun ve standartlaştırılmış bir dinsel dönem görülmemektedir. Eski Dünyanın ruhsal hikayelerinin en yakın benzerleri genellikle Şamanların tanıtımları ve gezilerinin anlatımlarıdır. Bunlardan başka, Ojibwa kabilesinden Manabozho veya Navajo kabilesinden Coyote gibi kültürel kahramanlar hakkında hikayeler vardır. Bu madrabazlar (trickster) farklı ölçülerde saygı görürler. Bir masalda kahramanca davranırken, bir diğerinde bencil veya aptal görünebilirler.Her ne kadar geçmişte İsviçreli psikolog Carl Jung gibi otoriteler madrabazlara ait bu hikayeleri insan ruhunun aşağılık ve ahlakdışı yanının ifadesi olduğu için küçük görseler de, içlerinde Yerli Amerikalıların da bulunduğu bazı çağdaş bilim insanları Odysseus ve Prometheus gibi saygın Yunan kahramanlarının da aslında madrabaz olduğuna dikkat çekmektedirler.Amerikan Kızılderili edebiyatında hemen her sözlü biçime rastlanır: lirik şiirler, tilavetler, masallar, peri masalları, komik fıkralar, büyüler, bilmeceler, atasözleri, destanlar ve tarihin masalımsı anlatımı. Göçlerin ve ataların çok sayıda anlatımlarının yanı sıra düşlere veya büyülere ait şarkılar ve madrabazları anlatan öyküler vardır. Özellikle bazı yaradılış hikayeleri çok yaygındır. Bir çok kabilede farklı olarak anlatılan tanınmış bir yaradılış hikayesinde dünyayı bir kaplumbağa sırtında taşır. Bu hikayenin Cheyenne kabilesi tarafından anlatılan biçiminde, yaratıcı olan Maheo’nun dünyayı sulu bir evrenden biçimlendirmek için dört şansı vardır. Dünyayı suyun dibinden yukarı çıkarabilmek için dört tane su kuşunu dalmaya yollar. Kar beyaz kaz, gerdanlı dalgıçkuşu, ve yeşilbaşlı yaban ördeği gökyüzüne hızla yükselip aşağı doğru kayarak dalarlar ama dibe ulaşamazlar; ancak uçamayan küçük sutavuğu yukarıya gagasının içinde biraz çamur getirmeyi başarır.Maheo’nun kabuğunun üzerinde biçimlendirdiği çamurdan dünyayı taşımak için sadece bir tek yaratığın, alçakgönüllü Kaplumbağa Nine'nin biçimi uygundur. Kızılderililerin Amerika’ya verdiği ad olan “Kaplumbağa Adası” buradan gelmektedir.
Şarkılar veya şiirler de hikayeler gibi kutsaldan hafif ve komiğe kadar değişen bir çeşitlilik gösterirler. Ninniler, savaş nağmeleri, aşk şarkılarının yanıs sıra çocuk oyunları, kumar, çeşitli işler, sihir veya dans törenleri için yapılmış özel şarkılar vardır. Genellikle bu şarkılar tekrarlardan oluşur. Düşlerde sunulan kısa şiir-şarkılar bazen Japon haiku veya Doğudan etkilenmiş imgeci şiiri akla getiren keskin imgelere ve ince bir ruh haline sahiptir. Bir Chippewa şarkısı şöyle der:A loon I thought it was But it was My love's splashing oar.
Bir diğer belirgin biçim genellikle çok kısa olan düş şarkılarıdır. Rüyalarda veya düşlerde bazen birdenbire ortaya çıkan, büyü, av veya aşk şarkılarıdır. Bunlar Modoc şarkısında olduğu gibi genellikle kişisel şarkılardır:
I the song I walk here.

Amerika konusunda yapılan araştırmalarda, Kızılderili sözlü geleneği ve Amerikan
edebiyatıyla olan ilişkisi, bir bütün olarak en zengin olup, en az araştırılmış konulardan biridir.
Kızılderililerin Amerika’ya katkısı genelde sanılandan çok daha fazladır. "Canoe (kano)," "tobacco
(tütün)," "potato (patates)," "moccasin (mokasen)," "moose (geyik)," "persimmon (Trabzon hurması),"
"raccoon (rakun)," "tomahawk (balta)," ve "totem (totem)" günlük Amerikan İngilizcesindeki yüzlerce
Kızılderili kökenli kelimeden sadece birkaçıdır. Sekizinci bölümde ele alınan Çağdaş Yerli Amerikan yazımı da çok güzel eserler içerir.

KEŞİF GEZİLERİ EDEBİYATI

Eğer tarihin akışı farklı bir yön alsaydı, Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük İspanyol veya Fransız denizaşırı imparatorluklarının bir parçası olması hiç de zor olmayacaktı. Bugünkü sakinleri İspanyolca konuşup Meksika ile tek bir ulus oluşturabilirler veya
Fransızca konuşup Kanada’da dili Fransızca olan Quebec ve Montreal ile
birleşebilirlerdi. Yine de, Amerika'nın ilk kaşifleri İngiliz, İspanyol veya Fransız değildi. Amerika'nın
araştırılmasına ait Avrupa’da ele geçen en eski kayıtlar bir çeşit İskandinav dilindedir.
Old Norse Vinland Saga (Eski Norse dilinde Vinland Sagası) on birinci yüzyılın
başlarında, yani Yeni Dünyanın Avrupalılar tarafından keşfedilmesine ait bir sonraki
kayıttan neredeyse tam 400 yıl önce, serüvenci Leif Eriksson ve bir grup gezgin
İskandinavyalının Amerika'nın kuzeydoğu kıyısında - büyük bir olasılıkla Kanada’nın
Nova Scotia bölgesinde - kısa bir süre için de olsa yerleştiklerini anlatır.Ancak, Amerika ve dünyanın geri kalanı arasında bilinen ve sürdürülmüş ilk ilişki İspanya'nın hükümdarları Ferdinand ve Isabella’nın para vererek desteklediği İtalyan kaşif Kristof Kolomb’un ünlü gezisiyle başladı. Kolomb “Epistola” adı altında 1493’te basılan seyir defterinde gezinin çarpıcı yanlarını; canavarlardan korkan ve dünyanın kenarından aşağı düşeceklerini düşünen adamların dehşetini; gemide neredeyse
isyan çıktığını; daha önce hiç kimsenin gitmediği kadar uzağa gittiklerini gemicilerin
anlamaması için gemi kayıtlarını nasıl değiştirdiğini; ve Amerika’ya yaklaştıklarında
ilk defa karayı nasıl gördüklerini anlatır. Bartolomé de las Casas Amerikan Kızılderilileri ve Avrupalılar arasındaki ilk temaslar konusunda en zengin bilgi kaynağıdır. Genç bir rahip olarak Küba’nın ele
geçirilmesinde yardımcı oldu. Kolomb’un seyir defterinin kopyasını çıkarttı ve yaşamının daha sonraki dönemlerinde Kızılderililerin İspanyollar tarafından köleleştirilmesini eleştiren, uzun ve canlı bir biçimde History of the Indians’ı (Kızılderililerin Tarihi) yazdı.Sömürge kurmak için ilk İngiliz girişimleri birer felaketle sonuçlandı. İlk sömürge 1585’de Kuzey Carolina sahillerine yakın Roanoke’da kurulmuştu; sömürgede yaşayanların tümü yok oldu ve bölgedeki mavi-gözlü Croatan Kızılderililerini anlatan
efsaneler günümüze kadar geldi. 1607'de kurulan ikinci sömürge Jamestown, daha kalıcı oldu. Açlık, vahşilik ve kötü yönetime dayandı. Bununla beraber, dönemin edebiyatının Amerika için parlak renklerle çizdiği resim onu zenginlik ve fırsatlar ülkesi olarak resmeder. Sömürgecilik hikayeleri dünyaca tanındı. Roanoke’nin keşfi Thomas Hariot tarafından, A Briefe and True Report of the New-Found Land of
Virginia (Yeni Kurulmuş Ülke Virginia Hakkında Kısa ve Gerçek Rapor, 1588) başlığı altında özenle kaydedilmişti. Hariot’un kitabı derhal Latinceye, Fransızcaya ve Almancaya çevrilmiş, yazılar ve resimler gravüre dönüştürülmüş ve 200 sene boyunca tekrar basılmıştır. Jamestown sömürgesinin liderlerinden biri olan Yüzbaşı John Smith tarafından yazılmış ana kayıtlar, Hariot’un doğru ve bilimsel kayıtlarının tam tersidir. Amansız bir romantik olan Smith’in maceralarını oldukça süslediği anlaşılmıştır. Kızılderili bir genç kız olan Pocahontas’ın tanınmış hikayesini ona borçluyuz. Gerçek veya hayal ürünü olsun, bu hikaye Amerika'nın tarihsel hayal gücünde yerleşmiştir. Öyküde Büyük Şef Powhatan’ın en sevdiği kızı olan Pocahontas’ın şefin elinde esir olan Yüzbaşı Smith’in hayatını nasıl kurtardığını anlatılır. Daha sonra, İngilizler Pocahontas’ı onlara rehine olarak vermesi için Powhatan’ı ikna etmeyi başarınca, kızın inceliği, zekası ve güzelliği İngilizleri etkiler ve 1614’de bir İngiliz beyefendisi olan John Rolfe ile evlenir. Bu evlilik sömürgecilerle Kızılderililer arasında sekiz yıllık
bir barış dönemi başlatır. Böylece yeni kurulan sömürgenin devamı sağlanır. 17’inci yüzyılda korsanlar, serüvenciler ve kaşifler kalıcı sömürgecilere ikinci defa bir yol açtılar ve sömürgeciler eşlerini, çocuklarını, çiftlik aletlerini ve zanaat aletlerini de beraberlerinde getirdiler. Keşiflere ait erken edebiyat örnekleri, günlüklerden, mektuplardan, gezi notlarından, gemi seyir defterlerinden ve kaşiflerin kendilerini mali açıdan destekleyenlere - Avrupalı hükümdarlar ya da ticaretle uğraşan İngiltere
ve Hollanda’da anonim şirketler- yolladıkları raporlardan oluşuyordu. Bunlara zamanla yerleşmiş kolonilerin kayıtları da eklendi. Sonunda İngiltere Kuzey Amerika’daki sömürgeleri ele geçirdiği için en tanınmış ve en iyi sınıflandırılmış sömürge edebiyatı İngilizcedir.
Amerikan azınlık edebiyatı 20’inci yüzyılda gelişmeye devam ederken ve Amerikan hayatı artan bir biçimde çok kültürlü olurken, bilim adamları kıtanın karışık etnik mirasının önemini yeniden keşfediyorlar. Edebiyatın hikayesi günümüzde İngiliz kayıtlarına başvursa bile, çok zengin kozmopolit başlangıcını bilmek çok önemlidir.
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Tarihi
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Amerikan Dili ve Edebiyatı ile kültürel gelişmesini inceleyen bölümdür. Bu bölümü bitirenler yabancı dilde eğitim yapan orta dereceli okullarda yabancı dil öğretmeni veya yükseköğretim kurumlarında okutman olarak görev alabilirler. Ayrıca Dışişleri Bakanlığında, elçiliklerde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığında, turizm acentelerinde ve ticari şirketlerde çalışabilirler. Amerikan kültürü ve edebiyatı çalışmalarını İngiliz dili ve edebiyatı programıyla birlikte yürütmekte olup 17. yüzyılda ilk ürünlerini vermeye başlayan ve Amerikalıların yaşayışını ve dünya görüşünü yansıtan Amerikan edebiyatı, her ulusun edebiyatı gibi kendine özgü nitelikleriyle araştırılmakta ve öğretilmektedir.
 
1.    Neden Amerikan Kültürü ve Edebiyatı?
Küresel politik dengeler özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika lehine  değiştiği için 1950’li yıllardan sonra Amerika’yı ve Amerikan kültürünü hem politik hem de sosyo-ekonomik olarak anlamak gerekli hale gelmiştir.

2.    Müfredatı nasıldır? İngiliz dili ve edebiyatından farkı nedir?
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü sadece bir dil ve edebiyat bölümü değildir. Bölümde genel olarak kökenlerinden, eski Yunandan başlayarak Batı kültürü, özelde ise Amerikan edebiyatı, tarihi, sineması eleştirel bakış açısıyla incelenir, yorumlanır. Bölüm öğrencileri, kültür ve edebiyat incelemeleri sayesinde kültürlerarası değerlendirmeler yapabilecek, edindikleri eleştirel bakış açısı ve zengin müfredat sayesinde sosyal bilimler alanına tam olarak hakim olabileceklerdir. Disiplinler arası yapısı sayesinde bölümün müfredatı İngiliz Dili ve Edebiyatı, Uluslararası ilişkiler, Sosyoloji, Psikoloji gibi bölümlerden derslerle zenginleştirilebilir. Müfredatının % 30’u İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü ile ortak olarak yürütülebilir.

3.    Mezunların çalışma alanları
Bu bölümden mezun olanlar,
•    Dış İşleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı
gibi devlet kuruluşlarında,
•    Kültür ve Sanatla ilgili çeşitli özel sektör kuruluşlarında,
•    Reklam sektöründe,
•    Turizm sektöründe,
•    Televizyonlar ve diğer basın yayın kuruluşlarında (özellikle yaratıcılık ve analitik  düşünebilme
becerisi gerektiren yazma, yönetme ve çeviri dallarında), yabancı ülke temsilciliklerinde, üniversitelerde,
•    Birleşmiş Milletler ve Unesco gibi kuruluşların çeşitli kademelerinde (yöneticilik  dahil)
•    Bankalarda (özellikle Kambiyo),
•    Özel şirketlerin her kademesinde ve Eğitim  Bakanlığına bağlı orta öğretim kurumlarında İngilizce
öğretmeni olarak, kolaylıkla iş bulma olanağına sahip olacaktır.
•    Bu bölüm akademik çalışma yapmak isteyenler için de çok caziptir. Bu bölümden alınan bir diploma ile edebiyat eleştirisi, karşılaştırmalı edebiyat, dil bilimi, işletme, uluslararası ilişkiler ve antropoloji gibi birçok alan ve bölümlerde yüksek lisans ve doktora yapılabilir.